27 Haziran 2010 Pazar

DEKORASYON İÇİN HARİKA FİKİRLER

Eminim hepinizin evinde çok eskidiği için kullanılamaz hale gelmiş, demode ve çirkin görünen eşyalar vardır. Bu bazen bir dolap olur bazen sandalye bazen bir sandık ya da bir masa... hatta bazen koskocaman bir oda bile olabilir. Ve artık o eskiyen "şey" her ne ise öyle çok gözünüze batar ki ya tamamen kurtulmak istersiniz ya da o "şey"e sihirli birşeyler olmasını :)) ama bildiğiniz gibi hiçbir sihir kendi kendine gerçekleşmez. İşte bazı insanlar bunun öyle iyi farkındadır ki artık o eskiyen, kullanılmaz hale gelen eşyaya da kıyamadıklarından olacak, kendi sihirlerini kendileri yaratmaya karar verirler vee biraz da yetenekleri varsa voila !!! Gözlerinize inanmayacağınız yenilikte ve güzellikte şeylerle karşılaşmaya hazır olun :) Hepinizin etrafında böyle insanlar vardır biliyorum.
Ben de şimdi sizleri böyle sihirli işlerle uğraşan ve yine böyle insanların yaptıklarını bizlerle paylaşan bir siteyle tanıştırmak istiyorum. Daha doğrusu arada bir ondan gördüklerimi de burada paylaşmayı düşünüyorum :)) http://www.designspongeonline.com/

Ben bu yapılanı görünce hayran kaldım. Bakalım siz de beğenecek misiniz ?

Gördüğünüz gibi çok da kullanılmayan ve görüntü kirliliğine sebep olan küçücük bir balkonu nasıl da güzelleştirmişler ve kullanılır hale getirmişler. Azıcık boya ve tahtalarla harikalar yaratmışlar :) Muhtemelen şu masa olarak da kullanılabilen duvara montelenmiş tahtalar hazırdır diye düşünüyorum ama yani rahatlıkla 3 kişinin beraber kahvaltı yapabileceği ya da birşeyler içebileceği bir alan yaratmışlar. Bence muhteşem olmuş. Böyle restorasyon olaylarını ben çok seviyorum, peki ya siz ?

25 Haziran 2010 Cuma

HAVA SOĞUK VE ISLAKSA... BURBERRY VE BURBERRY

Havalar bu kadar soğuk ve sıkıcı olunca tabiki benim de aklıma trençkotlarıyla çığır açmış Burberry'den başka birşey gelmiyor. Bu sonbaharda mankenin giydikleri gibi güzel bir tane ben de istiyorum. Peki ya siz? Keyfini çıkarın :)


VOGUE GÖZETİMİNDE, KARL YARDIMIYLA CLAUDİA KUTSAL BAKİRECİLİK OYNARSA...

Modanın yaratıcısı Vogue, bir moda ilahı olan Karl Lagerfeld amca ile el ele verirlerse, ortalarına da Alamanya'nın medar-ı iftiharı anne adayı Claudia Schiffe'ı alırlarsa ne olur?
Ne olur ben hemen size söyleyeyim: İşte bu



Gördüğünüz üzere Claudia'ya Kutsal bakire rolü biçmişler. Hazır karnında bebesi de varken ondan iyi kime yakışır demişler. Çat çat çekmişler pozlarını. Bir Meryem Ana halleri fotolarda almış başını gidiyor :P Tabi kim çekmiş. Malumunuz modanın duayeni Karl Lagerfeld. Bu Vogue Tanrıcılık oyununa kendini fena kaptırdı. Baba, oğul, kutsal ruh tribine girmişler iyice fotolardan da gördüğünüz üzere. Zaten Türkiye reklamlarında da esprili(!) bir dille bunu çığırmışlardı biz kullarına :P
Allah vere de başlarına bir iş gelmeye. Többe tövbe :P
Neyse resimlerin tadını çıkarın diyorum. Aradan çekiliyorum.

kaynak

23 Haziran 2010 Çarşamba

TREND TAKİP


Eşarplar, şalları kafaya banyodan yeni çıkmış gibi dolayıp da çıkmak da pek bir moda oldu =) Peki ben yapar mıyım ? ıhhıhhh ;P Utanırımm ben ayyyyy :p
Ama ceketine bitmişem, bayılmışam :D


Vee Alexander Wang çantası :)), Bir türlü alamadığım açık renk şalvar pantolonu, vee harika ceketiyle bu hatun ablamız da benim stil ikonam oluyoreee :D ben kendisini pek bir beğendim. Pantolonuna da iç geçirdim :S Onca gezdim şu İstanbul'u istediğim fiyata istediğim gibi bir tane bulamdım yaa :@

KAYNAK

ASOS'TAN ÇANTALAR




İlk gördüğümden beri aşk yaşadığım bu çantaların envai çeşidine Asos'ta rastladım. Deri postacı çantası... Siz nasıl buldunuz?

Mimimimimmmimimimimmi

Pek, çok, en sevgili Mystery beni mimlemiş. Canım benim sağ olsun, bir kısmınız bilmez, bundan önceki blogda da beni ondan başka mimleyen yok idi :)) Bu seferki mim ritüelimiz de değişmedi anlayacağınız :D Ama durun hele birdahakine İnşşşallah ben onu mimleyiveeecemm kısmetse :P
diyor ve cevaplarıma geçiyorum.

FELSEFEM:
Merak et, sorgula, şüphe et, düşün, düşün ve düşün.Bir yalanın içinde uykuda olmaktansa gerçeğ(im)in peşinde hep uyanık kalmayı yeğlerim ve kaçınılmaz olan (benim) kaderim ne ise onu yaşarım.
HAYAT: 6 köşeli parıl parıl bir yıldız. Neresinden bakarsan bak hissedilecek, düşündürtecek ve öğrenilecek "şey"lerle dolu.
ÇOCUKLUK: Hayatımın en komplekssiz, en dobra ve en sorunsuz yılları ama en eğlencelisi değil. En eğlencelisi yine de ergenliğimdi :)
GÜNEŞ: ısı ve ışık kaynağı :)
GÖZLER: İddia ediyorum bir insanın ne düşündüğünü gözlerinden çok rahat anlarım.
YILDIZLAR: Evrenin en iyi müneccimleri :))
GÜZELLİK: İnsanların ruhunu okşayan "herşeyin" bütününü karşılayan kavram.
SEVGİ: Bu gün hala dünya üzerinde var olabiliyorsak onun sayesinde
AŞK: B-S B-S B-S B S B S B S BS BS BS BSBSBSBS bsbsbsbsbsbsbsbs bbbbbbbbb......... Birinin varlığında yok olmak...
MÜZİK: bir türlü tam anlamıyla hissedemediğim ve anlayamadığım sanat türü :(
DOST: seni sen olarak kabullenebilen ve her daim yanında olabilecek olan insan.
PARA: Severim parayı. Çok olursa hayır demem.
ZAMAN: Korkuyorum ben zamandan. Zalim mi yoksa bilge mi bilmiyorum ama korkuyorum.
ERKEKLER: Yapbozun diğer parçası :P
SAVAŞ: "Savaşı çıkaranlar, kırmızı derililerden çaldıkları toprakları savunmak için kara derilileri , sarı derililerin üstüne salan beyaz derililerdir." Her zaman böyleydi, her zaman da böyle kalacak.
AĞLAMAK: Dünyanın en güzel şeylerinden biri bence. onca sıkıntılara nasıl katlanırdık yoksa :S
DENİZ: off çok isterdim şimdi içinde yüzmeyi.
AYNA: Çok sevdiğim bir nesnedir kendisi. Hele eskiden nasıl severdim :p Süslü şirin gibiydim ben. Azıcık narsisttim de (0)_(0)
HAYAL: Kendi yaşantımın katalizörü :))

İşte böyle sevgili okuyucum. Mstreyciğiim teşekkür kuzum. Benim kimleri mimlediğime gelince;

Mystery
Absolut
Stil Direktörü
Leah
Cemre
Lydia
Zuzu

Tabii paşa gönlünüz isterse hanımlar... Belki istiyorsunuzdur diye ben öyle şeyettiriverdim :)
Yapıcaklara şimdiden kolay gelsin.


22 Haziran 2010 Salı

TAM 22'İMİ YAŞARKEN...

Hayatın hayhuyunda koşuşturuyoruz. Bilgiliyiz. Güçlüyüz. Güzeliz. Akıllıyız. Zevkliyiz ve Eğlenceliyiz diye haykırıyoruz tüm dünyaya ve birbirimize. Ama bu sırada o kadar çok kendi sesimizle meşgul oluyoruz ki anlayamıyoruz zamanın nasıl geçtiğini. Hayatı Sex and the City kadınları gibi yaşamak isterken, herşeye bir kere dokunmak, tatmak, koklamak için dört nala koştururken bir dönüp bakıyoruz ki arkamıza birşeyler yine de eksik kalmış. Bu bir hayat arkadaşının sıcaklığı oluyor bazen, bazen bir bebeğin kokusu. Bazen de kendi kendini tanıyabilmiş olmanın huzurundan, güveninden, bir içsel yolculuğun bilgeliğinden yoksun kalıyoruz. Dedim ya hayhuy işte... halbuki vitrindeki oyuncaklar hep değişiyor; Ataşehir'de bir residence, Porche otomobil, Chanel çanta, Louboutin ayakkabı, bazen Ferre güneş gözlüğü, Miu Miu elbise ya da vs. vs. vs. Saymakla bitmez... Oyuncaklar değişiyor ama biz bir türlü gözümüzü onlardan alamadığımızdan gerçek anlamda "büyümeyi" başaramıyoruz. Masallardan, gerçek hikayelere bir türlü geçemiyoruz.
Sonra 30 olunca Lilly gibi işte ahlanıp vahlanıyoruz.
Bu şarkı tam anlamıyla çağımız metropol kadınlarını anlatıyor. Dinlerken çok hoşuma gitti. Paylaşmak istedim. Umarım siz de seversiniz. Bu arada ben de 22 yaşımı yaşıyorum şu anda.
O sebeple bir içim de burkulmadı değil hani.
Dip Not: Lütfen otuzuma geldiğimde böyle olmayayım. Lütfen lütfen lütfeeeenn :S:S



Lily Allen
When she was 22 the future looked bright
22sindeyken geleceği parlak görünüyordu
But she's nearly 30 now and she's out every night
Ama şimdi neredeyse 30 oldu ama her gece dışarıda
I see that look in her face she's got that look in her eye
Yüzündeki ifadeyi görüyüorum
She's thinking how did I get here and wondering why
Buraya nasıl geldim diye düşünüyor ve nedenini merak ediyor

It's sad but it's true how society says
Üzücü ama toplum ne diyorsa odur
Her life is already over
Hayatı zaten çoktan bitti
There's nothing to do and there's nothing to say
Onun için yapacak ve söyleyecek hiçbir şey yok
Til the man of her dreams comes along picks her up and puts her over his shoulder
Hayallerinin adamı gelip onu omuzlarına alana kadar
It seems so unlikely in this day and age
Ama bu yaşta ve çağda pek olası değil

She's got an alright job but it's not a career
Güzel bir işi var ama kariyer değil
Wherever she thinks about it, it brings her to tears
Ne zaman onu düşünse gözleri yaş ile doluyor
Cause all she wants is a boyfriend
Çünkü tüm istediği bir erkek arkadaş
She gets one-night stands

She's thinking how did I get here
Benim buraya nasıl geldiğimi düşünüyor
I'm doing all that I can
Yapabildiğim herşeyi yapıyorum

It's sad but it's true how society says
Üzücü ama toplum ne diyorsa odur
Her life is already over
Hayatı zaten çoktan bitti
There's nothing to do and there's nothing to say
Onun için yapacak ve söyleyecek hiçbir şey yok
Til the man of her dreams comes along picks her up and puts her over his shoulder
Hayallerinin adamı gelip onu omuzlarına alana kadar
It seems so unlikely in this day and age
Ama bu yaşta ve çağda pek olası değil

It's sad but it's true how society says
Üzücü ama toplum ne diyorsa odur
Her life is already over
Hayatı zaten çoktan bitti
There's nothing to do and there's nothing to say
Onun için yapacak ve söyleyecek hiçbir şey yok
Til the man of her dreams comes along picks her up and puts her over his shoulder
Hayallerinin adamı gelip onu omuzlarına alana kadar
It seems so unlikely in this day and age
Ama bu yaşta ve çağda pek olası değil

17 Haziran 2010 Perşembe

ÇEYİZ ŞOV =)

Bilmiyorum aranızda TRT'deki Çeyiz Şov programını izleyeniniz var mı ama annem kahvaltıyı hazırlarken bazen Müge Anlı ile bu program arasında gidip geliyor ve ben de kendimi ya ülkemdeki kanlı kanlı üçüncü sayfa haberlerinin arasında buluyorum ya da haldır haldır yemek yapan Nazım Usta ile Türki devletlerden gelen çekik gözlü gelinlik kızların ortasında =) Tabi gözüm de kaymıyor değil çeyizlerine. Antika değerinde işlenmiş örtüler getirenleri de oluyor, son moda tekniklerle süslenmiş örtüler, yazmalar getirenleri de... Düşünüyorum da evet çoğu kız şimdi çeyiz falan istemiyor; "ben bunu nereye sereceğim, ne gerek var böyle şeylerle uğraşılmasına!?" deyip burun kıvırıyor ama ben bunların illa da kullanılması gerektiğine inanmıyorum. Bazı memleketlerde çeyiz olayını kız anaları- kaynanalar çok abartıyorlar, öyle olmaya da gerek yok ama ben her kızın çeyizinde geleneksel dokularla işlenmiş; bu toprakların, bu milletin dahası hangi yöredense o yörenin kimliğini yansıtan işlerin olması gerektiğini düşünüyorum. Asırlardır annelerden kızlarına ve gelinlerine aktarılan bu zenginliğin kaybolmaması için bu gerekli. Çünkü bunlar bizim memleketimize ait güzellikler ve öyle işler var ki bakmaya doyulmuyor. Hem el emeği göz nuru. Hangi fabrikasyon ürün bunlardan daha kıymetli olabilir ki. Bilmiyorum beni belki de gerikafalılıkla suçlayabilirsiniz ama ben Canan Eğilmez'in izinden gitmeye karar verdim bile =) ( Canan Eğilmez'in kim olduğunu öğrenmek isteyenler: Bir kere Çeyiz Şov'u izlemeniz yeterli =)
Şimdi gelelim sevgili anacığım ve iş arkadaşlarının Belediyenin açtığı Halk Eğitim Merkezi'nde döktürdüklerine...=) vee işte karşınızda bizim çeyiz şovumuz...




Tabii önceliği anneme tanıyorum ve ilk olarak onun işini göstermek istiyorum, tabii kendisi otomatik olarak benim de çeyizim oluyor =) bu yatak örtüsü takımını annem işledi. El nakışı- boncuk işi diyorlar buna. Kendi çeyizinde bir kumaşı baz alarak bu renklerde çalıştı.
Bu da annemin ikinci yaptığı iş =) -kendimce önem sırasına göre gidiyorum =)- Bunu bana vermesini çok istiyorum ama sanırım kendi salonuna sermeyi düşünüyor :S bu da pul- boncuk işi. Yine evdeki bir kumaşı değerlendirerek çalıştı.
Ve bu da annemin bu sergide yaptığı üçüncü iş oluyor :=) Nişan bohçaıs deniyormuş buna. Ben de daha geçen sene öğrendim. Bunu da kendime istiyorum ama galiba teyze oğluma hediye edilecek =)
Bu da apartmandan komşumuz A. ablamızın yaptığı iş. Keçe ile yapılmış Mevlana Tablosu.
Bu da sergideki en beğendim mutfak takımı. Makine nakışına giden hatunlar yapabiliyormuş bunu böyle =)
Makine nakışı örnekleri...
Kursa her giden bir nişan bohçası yapıyor, sizin de gördüğünüz gibi =)
Bu da çok çok beğendiğim bir bebek yatak örtüsü. Çok sevimli değil mi? Kenarları iğne oyası. İğne oyasına giden bir teyze yapmış, torununa ^_^
İğne oyası örnekleri...
Evladiyelik Türk işleri... Seneye annemin de bunlardan yapmasını istiyorum işte. Sırf kendi çocuklarıma anneanneniz yapmıştı diyebilmek için :P Şaka değil aslında gerekten istiyorum.

Keçeden yapılmış bir yatak örtüsü. Gördüğünüz çiçek motifleri keçeden işlenmiş yani.
Bunların ismi de sim sarma mıydı, tel sarma mıydı. Öyle bir şey =)
Vee noktayı klozet takımı ile koyuyorum :P Kenarda gördüğnüz taşlar ten çorabından yapılmış :D Bu tekniğin ismi de punch hanımlar. Üç boyutlu bir dünyaya dalmış gibi hissedeceksiniz banyoda çişinizi yaparken garii =) Bu teknikle yapılmış bir klozet takımını anacığıma sipariş ettim bile. Ellerinden öpecek yani.

Bir Çeyiz Şov'da daha görüşmek dileğiyle şimdilik hoşçakalın. Öpüldünüz.

14 Haziran 2010 Pazartesi

Tüllü tüllü, çiçekli böceklii, çeşit çeşit taçlarr.. BUYRUNN buradann :))

Bundan yaklaşık iki hafta kadar önce diyeyim, tam tarih vermem gerekirse 4 haziran cuma günü ben İstanbul yolcusuydum.
Çok sevgili dostuma yaptığım ziyaretin ve ıslak ıslak bir buluşmanın başlangıç tarihi bu. Neden mi ıslak ıslak çünkü çok iyi hatırlarsınız ki ,özellikle de siz İstanbullu olanlar, o günden itibaren bir hafta süre ile bir yağmur, sel, fırtına havası memleketimizin bu nadide şehrini, pek sevgili Âsitâne'nizi felç etti :( Tabii benim bünyemi de. Güneşli mi güneşli bir İstanbul havasında şıngır mıngır gezeceği için çok mutlu olan bu blog sahibesi , Taksim'de dolaşırken bir ara üzerine damlayan şıp şıp yağmur yüzünden ağlayacak pozisyonlara bile geldi. Öfkelendi, havalara bakıp kudur kudur kudurdu ama sonraaaa.... kesti sesini, dışardaki fırtınaya inat yine de kendini eğlendirecek bir şeyler bulabildi =) Nasıl mı tabiki de en sevgili dostu ile birlikte Eminönü'nü talan ederek =) Şimmdiiii esas meseleye gelirsek; aldık, didindik, uğraştık, tasarladık ve işte bu cicileri bizz ortaya çıkardııkkk =)




Pek sevgili dostumm ve benn =) Bunlar bizim eserimiz vee şimdi bir araya gelip daha fazlasını da yapabilmek için caaannn atıyoruuzz =) Ama bizim bunlardan daha fazla yapmamız bir şarta bağlııı sizinnn bunlarıı satın almanıza. yanlışş duymadınız, bunlarıı satıyoruz :)) Bunlar bizim ilk emeğimiz , göz nurumuz. Henüz bir takım kusurları var. Belki sizin hani farketmeyeceğiniz ama bizim şu da olsa daha iyi olurdu dediğimiz bir takım eksiklikler. bu sebeple fiyatları çok çok uygun tutmaya karar verdikk. ŞİMDİLİK!!! Çünkü zaman içinde bu problemlerin hepsini gidereceğiz. =) O yüzden bu uygun fiyattan olanlarıı ben kaçırmayın derimm. Ne kadar mı fiyatıı? Sadece ve sadece 15 lira. O da gittigidiyor'dan satışa koyacağım için ve PTT kargo ile yollayacağımdan dolayı. Anlayacağınız birazcık benden birazcık sizden şimdilik. ;)

Beğendikleriniz için yorumlarınızı bekliyorumm ya da tropikkruyaa@hotmail.com'a mail atmanız yeterlii. unutmayınn iki -k ve iki -a ile :)))) Beğendiğinizi hemen gittigidiyordan satışa koyacağım ve hemen yollayacağım :)

2 Haziran 2010 Çarşamba

Tropik'ten cilt bakım önerileri - 1 TEMİZLİKÇİLER =)

Öncelikle temizleyicilerle başlamak istiyorum. Aralarında makyaj temizleyicisi olarak kullandıklarım da mevcuttur ancak daha çok günlük cilt bakım temziliğine yönelik bir post hazırlamaya çalıştım.
En başta, şu an kullanmakta olduğum ürünle başlayayayım. GARNİER -SAF & TEMİZ 3ü 1 arada. Bu ürünü daha ilk defa deniyorum. Kullnamaya başlayalı da 15 gün ya oldu ya olmadı,. Şu kadarını söyleyebilirim ki ben aşırı memnun kalmadım. Neden derseniz: benim cildim yağlı bir cilt ve evet bu da yağlı ciltler için ancak benim cildim de muayen günler dışında ki o da tek tük hiç sivilce çıkmaz ben bu ürünü kullandığımdan beri alnımda baya baya sivilceler pırtlamaya başladı. Tamam şimdi bazılarınız diyebilir, bazı ürünler böyle işliyor: önce sivilce döktürüyor sonra tertemiz yapıyor diye ama ben bu durum karşısında pek sabırlı olabileceğimi sanmıyorum. O sebeple benden sınıfta kaldı bu ürün. Ancak belki aşırı yağlı ve sivilce problemi olan biraz daha hassas vaziyetteki ciltler için beki yararlı olabilir. 3ü 1 arada özelliği ise temizleme + peeling + maske olarak kullanılabilmesinden ileri geliyor.

Arkada gördüğünüz tonik ise Avon'un Clearskin serisinden. Ben ilk olarak tonik kullanımına bununla başladım ancak cildimi bırakın makyajı bir de temizlerken bu kadar fazla kimyasala maruz bırakmak istemediğimden Gül suyuna geçiş yaptım.
Tabii bu temsili bir swatch. Maalesef kendi gül suyumu okul bitip de eve dönerken öğrenci evimde unuttuğumdan onu görselleyemedim. Şimdi burada bir aktardan yeniden almayı planlıyorum ve Rosense alacağım sanırım, çünkü methini baya bir duydum. Forumlarda genelde bu gül suyu markasını önermişler. Bildiğiniz gibi gül suyunda en önemli olan % 100 doğal olmasıdır ve Rosense doğalmış. Gül suyu gerçekten iyi bir tonik. Hem cildi diğer kimyasal tonikler gibi yakmıyor. Hem o kadar kurutmuyor ve bir yumuşaklık kazandırıyor cilde. Pamuğu gül suyu ile ıslatıp da yüzünüze sürdüğünüzde de cildi gayet iyi temizlediğini pamuktaki pislikten anlayabiliyorsunuz :))

Kendi çektiğim fotoda sağ tarafta da üzerinde Planet Spa yazılı bir ürün daha görmektesiniz. O da spa etkili yüz temizleyicimdi. Markası Avon. Ancak ondan da çok memnun kalmadım. Kısaca önermiyorum. Cildimi aşırı kuruttu.
Gelelim Garnier'den bir önceki seferde kullanıdğıma. Loreal'in Hydrafresh'i. Aslında iyi bir temizleyiciydi. Şimdi Garnier ile kıyaslayınca anlayabiliyorum ki en azından sivilce yapmıyordu. Bir ferahlık hissi de veriyordu. Niye kullanmaktan vazgeçtiğimi soracak olursanız makyajı çıkarırken çok zorluyordu da ondan. Makyajımı ben mendillerle ya da pamuk yardımıyla başka ürünlerle çıkarmayı sevmiyorum. Çünkü cildim yanıyor. Direk suyla yıkayabilmek ve ferahlamak istiyorum ancak Loreal'in HydraFresh'i, makyajımı adam gibi çıkartamadığı için ben çok kullanmak zorunda kaldım ve çabuk bitti. Daha önceden de daha iyisini kullandığım için bir dahaki alışverişimde Loreal'i tercih etmedim anlayacağınız.
Peki daha önceden kulandığım bu daha iyi olan ürün neydi? Sebamed Cleansing Bar. Sebamed sabun. Herzaman acemi şansına inanırım ben arkadaşlar. Sebamed benim artık genç kız olduğumu ilk kavradığım; bu bakımdır, makyajdır olaylarına ilk el attığım dönemde karşıma çıkan nadide temizleyicidir =) ve ben o ergen halimle bu sabundan o kadar memnun kalmıştım ki çook uzun bir dönem boyunca sadece bunu kullandım. Ancak sonra ne olduysa oldu artık sebebini bilemiyorum; bu ürün kalitesini bozdu. Tabi bu benim nacizane görüşüm ama ne zamanki kullanımın yarısına gelsem sabun koku yapıyor ve cildimde de aynı etkiyi göstermiyordu. Sonra ben de kullanmayı bıraktım. Halbuki ilk kullandığım zamanlarda bu sabunla ne zaman yüzümü yıkasam cildim bebek poposu gibi düzgünleşiyor ve matlaşıyordu. Işıl ışıl yapıyordu resmen. Belki de cildim çok alıştığı için aynı etkiyi göstermedi bilemiyorum yin de tekrar kullanmaya başlayacağım. Ancak bu sefer likitini alacağım. Sabundan daha iyiymiş sanırım. Ve o bittikten sonra arada kısa bir süre başka bir ürün kullanıp tekrar Sebamed'e dönerekten bir şeyler denemeyi düşünüyorum bakalım. Hani cildin alışmasını engellemek için. Size sonuçları bildiririm :)) Gelelim Sebamed kullanmayı ilk bıraktığım zaman ne kullandığıma: Nivea Visage Young serisi. Bu ürün kullandıklarımın içinde en kötüsüydü. Belki de benim cildime yaramadı bilemiyorum ama başka kullanıcılardan da duyduğum için bu kadar rahat konuşuyorum. Nivea'nın bu üçlü setini kullanmaya başladım benim cildim de sivilceler bir anda hortladı resmen. Garnier'den bile kötü anlayacağınız. O yüzden kimseye tavsiye etmiyorum. Belki de benim peeling özellikli ürünlerle ilgili bir problemim var, artık bilemiyorum ama tavsiye etmiyorum yani. Hiç kullanmadım desem yeridir. Öylece çöpe gittiler :S




Peki, göz makyaj temizleycisi oalrak ne kullandım. İlk olarak Nivea visage Göz makyaj temizleyicisi =) Bu cilt bakım temizleyicileri kadar kötü değildi. Hatta iyi bir ürün bile sayılır da biraz fazla göz yakıyor. Hatta göz ALtlarımda kızarıklığa bile yol açtığı oldu. Ben de o sebepten ilk kullanımdan sonra bir daha almadım.

Ondan sonra ilk aldığım ürün ise Avon'un conditioning eye makeup remover lotion'u oldu =) Çok severek kullanıyorum. Benim için sadece göz makyajı temizleyicisi görevi görmüyor, besleyici özelliğinden dolayı ben bu ürünü göz altıma sürdüğüm kapatıcıların kurutucu etkisini giderek amacıyla nemlendirici niyetine de kullanıyorum. Likit kapatıcılardan çok çok daha iyi sonuçlar elde ediyorum kapatıcının altına baz olarak kullandığımda. Kesinlike tavsiye derim. Göz makyajı için olmasa bile nemlendirici olarak alabilirsiniz. Benim gözlerimin altındaki kuruluk ve pütür pütür görüntüyü bile yok etti =) ( valla böyle ayıcıklı pijamalarla falan çektim resimleri ama gece hali oluyoree o kadarcık, kusura bakmayınız =))
Vee cilt bakımında son noktayı ise maden suyu ile koyuyorum millet =) İçin, yüzünüzü silin, hatta yıkayın maden suyuyla. Ne yaparsanız yapın ama kullanın. Cidden çok faydalı. En azından ben faydasını gördüm. Ben daha çok yüzümü yıkayarak tüketiyorum. ama dikkatinizi çekerim soda değil maden suyu. İkisi arasında dağlar kadar fark var çünkü. Şimdi ayrıntıları ile anlatmıyım ama birisine basıyorlar karbondioksiti ki bu soda oluyor mineral bakımından hiç de zengin değil. Diğeri ise yer altı kaynaklarından beslenen yeryüzüne çıkarken zengin mineralleri de yapısına katarak gelen su ki bu maden suyu oluyor. Bizim tüketmemiz gereken ikincisi. Kızılayın maden suyuna güvenebilirsiniz bu konuda. Tabi kalp, böbrek ve hipertansiyon sorununuz varsa uzak durmalıymışsınız. söylemedi demeyin O_o

Sizin de bu ürünlerle ya da başka cilt temizleme ürünleri ile ilgili yorumlarınzı bekliyorum. eğer tavsiye edebileceğiniz başka ürünler varsa lütfen yazın, bu konuda bilgilendirilmeye ihtiyacım var çünkü =)